top of page

Sosyal Medyanın Hukuki Riskleri

“Uyuşturucu Madde Kullanımını Özendirme Suçunun Faili Olabilirsiniz”



I.        Giriş


Teknolojinin ilerlemesi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin iletişim şekilleri ve ifade özgürlüklerini kullanma alanlarının da genişlemesi ile ifade özgürlüğünün hukuki sorumluluklarla kesif bir şekilde karşılaştığı çok boyutlu bir alan oluşmuştur. Bireylerin günlük yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelen ve düşüncelerini ifade etmek, bilgi paylaşmak veya gündemi takip etmek gibi birçok amaca hizmet eden bu alanın doğası gereği sunduğu ifade özgürlüğü imkânı da bazı hukuki risklerle birlikte gelmiş ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, bu platformlarda işlenebilecek suçların nitelikleri ve bireylerin hukuki sorumlulukları önem kazanmıştır. Sosyal medya paylaşımları, bireylerin haklarını korumayı amaçlayan düzenlemelerden kaynaklanan yükümlülükleri ve suç teşkil edebilecek davranışları içerdiğinden kullanıcılar ciddi hukuki sonuçlarla karşılaşabilmektedirler.


Bu platformlar, sanal bir ortamda faaliyet gösterdiği için birçok kullanıcı tarafından hukuki sonuçları olmayan bir alan gibi algılanabilmekte veya gerçek hayattan farklı olarak düşünülmektedir. Bu yanlış algı, bireylerin sosyal medya paylaşımlarının hukuki sorumluluklarını hafife almalarına neden olabilmektedir. Oysa, sosyal medya üzerindeki her eylem, gerçek hayatta yapılan davranışlarla aynı hukuki çerçevede değerlendirilmektedir.


Bu, sosyal medyanın anonimlik algısı ve hukuki sorumluluktan kaçış yanılgısı; sosyal medya kullanıcılarının önemli bir kısmının, anonim bir kimlikle hareket ettiklerinde yaptıkları paylaşımların veya yorumların izlenemeyeceğini ve dolayısıyla hukuki bir sonuç doğurmayacağını düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu yanılgı, sosyal medya platformlarının kullanıcılarına sunduğu takma ad, sahte hesap veya profil resimleri gibi kimlik gizleme imkânlarından kaynaklanmaktadır. Ancak, modern teknolojiler ve Devletin kurumları tarafından dijital izlerin takibi sayesinde, kullanıcıların kimliklerinin tespit edilmesi genellikle mümkündür. Hukuk sistemleri, anonimlik iddiasının bir koruma kalkanı olarak kullanılmasına izin vermez. İlgili kurumlar, sosyal medyada işlenen suçları takip edebilmekte ve bu tür suçların faillerini adalete teslim edebilmektedir. Yargıtay kararları da, anonim hesapların kimliğinin tespit edilmesinin hukuki süreçlerde önemli bir kanıt unsuru olduğunu ortaya koymaktadır.


Bir başka yanılgı ise gerçek hayattan kopukluk algısının, yapılan paylaşımlarla oluşabilecek hukuki bağlantının gözardı edilmesine sebep olmasıdır. Sosyal medya, fiziksel bir mekân gerektirmeyen, sınırları belirsiz bir etkileşim ortamı sunduğu için kullanıcılar tarafından gerçek hayattan kopuk bir alan gibi algılanabilmektedir. Bu durum, özellikle hakaret, tehdit veya dezenformasyon gibi eylemlerin "sanal" olduğu ve bu nedenle hafife alınabileceği düşüncesini doğurur. Ancak Türk Ceza Kanunu, sosyal medya üzerinde işlenen suçları da kapsayan hükümler içermektedir. Gerçek hayatta bir topluluk önünde işlenmiş bir hakaret ile sosyal medya platformlarında yapılan bir hakaret arasında hukuki açıdan hiçbir fark yoktur.


Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, bir kişinin onur, şeref veya saygınlığını zedelediği durumlarda Türk Ceza Kanunu kapsamında hakaret suçunu oluşturabilir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, bireylerin özel bilgilerinin izinsiz paylaşılmasını yasaklamaktadır. Fotoğraf, video veya diğer kişisel verilerin rıza alınmadan sosyal medyada yayımlanması, yaptırımla sonuçlanabilir. Bu durum aynı zamanda özel hayatın gizliliğinin ihlali kapsamında değerlendirilebilir ve cezai sorumluluk doğurabilir. Başkalarına ait görsellerin, videoların veya metinlerin izinsiz paylaşılması, Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca telif hakkı ihlali teşkil eder. Bu durum, içerik sahibinin maddi ve manevi tazminat talep etmesine olanak tanır. Uyuşturucu kullanımını özendiren içeriklerin paylaşılması da suç olarak tanımlamaktadır. Bu suçun kapsamı, yalnızca paylaşımı yapan kişiyle sınırlı kalmaz; bu tür içerikleri beğenen veya paylaşanlar da dolaylı olarak suçun kapsamına dahil edilebilir. Sosyal medyada yapılan, kamu düzenini bozan ve bireylerin itibarını zedeleyen asılsız iddialar da hukuki yaptırımlarla karşılaşılmasına neden olabilir. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, iş hayatında da ciddi sonuçlar doğurabilir. İşverenin itibarını zedeleyen veya kurum politikalarına aykırı paylaşımlar, iş sözleşmesinin feshiyle sonuçlanabilir. Ayrıca, çalışanların sosyal medya paylaşımları nedeniyle işverenler tarafından dava edilmesi mümkündür.  Bir kişiyi rahatsız eden veya tehdit eden mesajların sosyal medya üzerinden gönderilmesi, taciz suçunu oluşturabilir.

 

Bu sadece başlıklara değinen özetlemeden görüleceği gibi sosyal medya kullanıcılarını ve özellikle bunların henüz pek de farkında olmayan gençleri bekleyen tehlike büyüktür. Bu nedenle yaptıkları her paylaşımı en azından bu sonuçları da düşünerek yapmaları önemlidir.


 II. Neden Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelerin Kullanımını Özendirme Suçu

 

Sosyal medya üzerinden işlenen suçlar arasında uyuşturucuyu özendirme suçu, toplumsal etkileri bakımından en tehlikeli ve aynı zamanda pek de farkında olunmayan suçlardan biridir. Bu konuyu ele almamın temel nedeni, uyuşturucunun sosyal medya aracılığıyla sıradanlaştırılması ve normalleştirilmesi gibi kritik bir tehlikenin toplum genelinde yayılmasıdır.

 

Uyuşturucu kullanımının bazen sosyal medyada şakalarla, şarkı sözleriyle veya dizilerdeki sahnelerle sıradan bir eylem gibi anlaşılabilmesi özellikle genç bireyler arasında tehlikeli bir algı yaratmaktadır. Uyuşturucunun bu tür içeriklerle algı kayması yaratması, onu "sıradan," "havalı," veya "sosyal kabul gören" bir eylem gibi gösterebilmekte ve özellikle gençlerin bu maddelere karşı en hafif ifadesiyle eleştirel bakış açısını zayıflatmaktadır. Bunun yanı sıra, uyuşturucu referanslarının espri veya mizah aracı olarak kullanılması da bu maddelerin ciddiyetini azaltmakta ve toplumsal farkındalığın önüne geçmektedir. Her ne kadar eğitim kurumlarında dönem başlarında bu konuda eğitimler verilse de bu tehlikenin farkında olunduğu kanısında değilim.

 

Günümüz popüler kültüründe uyuşturucuya yönelik doğrudan ya da dolaylı referanslar, bireylerin bilinçaltına işlenmektedir. Bazı popüler ve özellikle yabancı şarkı sözlerinde geçen uyuşturucu temalı ifadeler veya dizilerde sonu yaptırımla sonuçlanmayan, bazen zararlı sonuçlarından bahsetmeyen sahneler, bu maddelerin kullanımını biraz meşru, biraz sıradan ve belki de masum ve fakat dramatik bir deneyim gibi gösterebilmektedir.

 

Sosyal medya, uyuşturucuyu biraz daha normalleştiren bu içeriklerin en hızlı yayıldığı mecralardan biridir. Uyuşturucu kullanımını romantize eden veya bu maddelerin kullanımını eğlenceli gösteren videolar, milyonlarca insana ulaşabilmektedir. Bu durum, maddelerin toplum genelinde normalleşmesine neden olmaktadır.

 

Uyuşturucunun yaygınlaşması, yalnızca bireylerin sağlığını değil, aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği de tehdit etmektedir. Bu nedenle, uyuşturucuyu özendirme suçunun sosyal medya gibi güçlü bir platform üzerinden işlenmesi, hukuki boyutuyla ele alınması gereken hayati bir konudur. Türk Ceza Kanunu’nun 190. maddesi bu tür suçları açıkça tanımlamakta ve caydırıcı cezalar öngörmektedir. Ancak, sosyal medya platformlarının sınır ötesi doğası nedeniyle bu suçlarla mücadele etmek daha da zorlaşmaktadır.

 

Uyuşturucuyu özendirme suçunu seçmemin temel nedenlerinden biri, bu suçun toplumun geleceğini ciddi şekilde tehdit etmesidir. Uyuşturucu bağımlılığı, bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığını etkilerken, aile yapısını ve toplumsal düzeni de yıkıcı bir şekilde sarsmaktadır. Bunun yanı sıra, sosyal medyada bu tür içeriklere maruz kalan genç bireyler daha fazla risk altındadır. Gençlerin sosyal medyada gördükleri içeriklerden etkilenme oranı oldukça yüksektir ve bu da uyuşturucunun normalleşme sürecini hızlandırmaktadır.

 

Ayrıca, sosyal medya kullanıcılarının büyük bir kısmı, uyuşturucuyu özendirme suçunun farkında değildir. Birçok kullanıcı, bu tür içerikleri bilinçsizce paylaşarak ya da beğenerek suça ortak olabilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun uyuşturucuyu özendirme suçuna ilişkin düzenlemelerinin yeterince bilinmemesi de farkındalık eksikliğine yol açmaktadır. Bu nedenle, sosyal medyada işlenen bu suçun hukuki boyutunun daha fazla vurgulanması gerektiğini düşünüyorum.

 

III.    Uyuşturucu Madde Kullanımını Özendirme Suçu

 

TCK’nın 190/2 maddesinde düzenlemiş bulunan ve uyuşturucu madde ile ilgili diğer suçlardan ayrılan bir suçtur. TCK Md. 190/2 düzenlemesi, “..Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” hükmündedir.

 

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 190. maddesi, “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi” ifadesiyle uyuşturucu maddelerin toplumda kullanımını teşvik eden davranışları suç olarak düzenler. Bu düzenleme, bireylerin ve toplumun sağlığını korumayı, uyuşturucunun yayılmasını önlemeyi ve bu tür zararlı alışkanlıkları teşvik eden hareketleri engellemeyi amaçlar.

 

Bu suç herkes tarafından işlenebilecek genel bir suçtur. Failin özel bir sıfatının olmasına gerek yoktur. Herhangi bir kişi, bu madde kapsamında suçun faili olabilir. Failin, fiilini aleni bir şekilde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını özendirme kastı ile gerçekleştirmesi gereklidir. Failin amacı, uyuşturucu kullanımının olumlu, çekici veya zararsız olduğunu göstermek olabilir. Mağdur, doğrudan doğruya bireylerden ziyade toplumun kendisidir. Toplum sağlığını ve kamu düzenini tehdit eden bu suç, kolektif bir zarar doğurur.

 

Suçun unsurlarının anlaşılması kolay gibi gözükmekle birlikte, “aleniyetin ne olduğu ve özendirmenin sınırları” nın belli olmayışı konuyu karmaşık hale getirmektedir. Konu sosyal medya olduğundan, TCK 190/2 de geçen yayın kavramı bu anlamda ele alınmıştır.

 

Sosyal medya platformlarında kullanıcıların gerçekleştirdiği etkileşimler, bireylerin dijital iletişimdeki rollerini ve hukuki sonuçlarını anlamak açısından önemlidir. Bu bağlamda, "paylaşım," "retweet," "beğeni," ve "yorum" terimleri, kullanıcıların içerik oluşturma ve paylaşma eylemlerini ifade eder.

 

1. Paylaşım (Tweet ve Gönderi)

İnstagram mecrasında gönderi, bir kullanıcının kendi hesabından yeni bir içerik yayımlamasıdır. İçerik, yazı, görsel, video, bağlantı ya da anket gibi farklı formatlarda olabilir. Paylaşımlar, kullanıcının özgün bir ifade yaratma ve bu ifadeyi geniş bir kitleye ulaştırma amacıyla gerçekleştirilir. Instagram, Facebook ya da Linkedin gibi platformlarda yapılan paylaşımlar daha çok görsel ve metin odaklıdır. Gönderi, bireylerin uzun metinler, detaylı görseller ya da profesyonel içerikler paylaşmasına olanak tanır.

 

Tweet, Twitter (X) platformunda yapılan kısa ve yazılı paylaşımlardır. Tweetler genellikle 280 karakterle sınırlı olup metin, görsel, video ya da bağlantı içerebilir. Tweet, sosyal medya platformları içinde özellikle kısa ve hızlı bilgi yayma amacı taşır.

 

2. Retweet (Yeniden Paylaşım)

Retweet, bir başka kullanıcının yaptığı paylaşımı kendi hesabında yayımlama işlemidir ve genellikle Twitter’da kullanılan bir terimdir. Retweet, paylaşılan içeriği geniş bir kitleye ulaştırmanın yanı sıra, o içeriği destekleme ya da yayma amacı güder.


Retweet’in, doğrudan retweet; hiçbir değişiklik yapmadan, orijinal içeriğin aynen paylaşılması.

Alıntılı retweet, retweet edilen içeriğe kullanıcının ek bir yorum ya da değerlendirme ekleyerek paylaşılmasıdır.

 

3. Beğeni (Like)

Beğeni, bir kullanıcının bir paylaşımı onayladığını, desteklediğini ya da ilgi çekici bulduğunu ifade etmenin en basit yoludur. Sosyal medya platformlarının çoğunda "like" ikonu genellikle kalp ya da başparmak simgesiyle gösterilir.

  

4. Yorum (Comment)

Yorum, bir kullanıcının başka bir kullanıcının paylaşımına doğrudan yazılı bir yanıt vermesidir. Yorumlar, görüş ifade etme, eleştiri yapma ya da destek sunma amacı taşıyabilir. Yorumlar, kullanıcının sosyal medyada en aktif şekilde görüş belirttiği etkileşim türüdür. Yazılı olması nedeniyle yorumlar, hukuki bir delil niteliği taşıyabilir.

 

Yukarıda açıklanan dijital iletişim biçimlerinin hepsi farklı şekilde gerçekleşse de hepsi en azından hukuki sorumluluk doğurabilecek niteliktedir. Ancak, gönderi, tweet, yorum, like ve alıntılı retweet paylaşanın ifadesini çok net olarak ortaya koyduğu için biraz daha farklıdır. Zira bu iletişimde paylaşan kişi, her türlü duygusunu ifade edebileceği gibi, doğrudan hareket etme kastını da açıklamış olabilecektir. Bu nedenle suçun özendirme niteliği taşıyıp taşımadığı görece kolay anlaşılabilecektir.

 

Ancak doğrudan retweet noktasında durum biraz daha karmaşıktır. Hukuki sorumluluk açısından, retweet eden kişinin niyeti (kastı) önemlidir. Şayet retweet, içeriği yayma, destekleme veya özendirme amacı taşıyorsa, hukuki sonuç doğurma olasılığı artar. Ancak, eleştiri, ironi ya da alıntılama amacıyla yapılan retweetlerde, içerik yayılırken amacın farklı olduğu savunulabilir. Retweet, içeriği yaymanın yanı sıra, retweet eden kişinin bu içeriği desteklediği ya da katıldığı şeklinde yorumlanabilir. Şayet retweet eden kişinin amacı yalnızca bilgi yaymak ya da haber verme ise bu durum farklı değerlendirilir. Ancak bu niyeti ispat etmek zor olabilir. Orijinal içeriğin niyetine ve retweet eden kişinin bu içeriği nasıl sunduğuna bağlı olarak, retweet de hukuki sonuçlar doğurabilir.

 

Bu konuda her ne kadar uyuşturucu madde içerikli paylaşımlar olsa da yüksek yargı kararları “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendirme kastı ile hareket ederek sosyal paylaşım sitesinde yer verdiğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunması” nı aramaktadır. İlk derece mahkemelerinde verilen kararların Yargıtay kararları ile bu gerekçe ile bozulduğu görülmektedir. Gerçekten de sosyal medyada aleniyet unsurunun derhal gerçekleştiği yani birden fazla kişinin görme ihtimalinin bulunduğu açıktır. Burada karmaşık olan paylaşanın özendirme kastı ile hareket edip etmediği, eğer ettiği düşünülüyorsa da bu konuda her türlü şüpheden uzak delilin bulunması zorunluluğudur.

 

Bununla ilgili yakın tarihli yargı kararlarını örnek oluşturması açısından şu şekilde sıralamak mümkündür:

 

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 2023/71 Esas 2023/492 K. sayılı kararında…" Sanık …"esrarsevenlerdernegi" rumuzlu Facebook sayfasından; altında "Benimle uçar mısın?" açıklaması yazılı, kenevir bitkisinden oluştuğu değerlendirilen bitki demetini tutan insan eli fotoğrafını paylaşmak suretiyle yüklenen uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirme suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmış ise de, Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 26.02.2018 tarih ve 2017/4949 E., 2018/1118 K. sayılı ilamı ve benzer nitelikteki diğer ilamlarında da belirtildiği üzere, olay tarihinde kendisine ait facebook hesabını kullanan sanığın yaptığı bu nevi paylaşımın uyuşturucu madde kullanmayı özendirme niteliğini taşımadığı anlaşılmakla, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve bu nedenle ilk derece mahkemesinin hükmü kaldırılarak sanığın beraatine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak netice ve kanaatine varılmıştır. denilerek ilk derece mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararının kaldırılarak yasal unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmiş, bu kararın Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 2023/9432 Esas 2023/9539 Karar sayılı ilamı ile, İstinaf Mahkemesinin, atılı suçun unsurlarının oluşmadığına dair kararında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

 

 Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/01/2024 tarih 2021/4520 Esas 2024/732 K. sayılı ilamı ile İstinaf Dairesinin İlk Derece Mahkemesince "Kolluk görevlilerince yapılan çalışmalarda sanığa ait ''charlemagne tunç'' isimli facebook hesabı ile ''newbdestiny00'' isimli ınstagram hesabı üzerinden, kullanıma hazır esrar maddesi, kağıt üzerine konulmuş kokain maddesi ve benzeri birçok paylaşım yapıldığı, bahsi geçen fotoğrafların yanında uyuşturucu kullanım jargonuna uygun yorumlar yazıldığı, 14.08.2017 tarihli "kutsal pazartesi" ibareli görüntüde bitki kırıntılarının esrar maddesi olduğunun, 01.12.2017 tarihli "yeniden hoş geldim" ibareli görüntüde kağıt üzerindeki beyaz cismin kokain maddesi olduğunun, 25.05.2017 tarihli görüntüde ağzında görüntülenen sigaranın esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 11.09.2017 tarihli "patladım" ibareli görüntüdeki patladım tabirinin sokak jargonunda kullanılan uyuşturucu maddenin tesirini göstermeye başladığını ifade etmek için kullanıldığının değerlendirildiği, 28.08.2017 tarihli videoda ağzında görüntülenen sigaranın esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 27.08.2017 tarihli videoya yaptığı yorumda görüntülenen "çiçek" tabirinin sokak jargonunda kenevir bitkisinin esrar maddesi elde edilen reçineli uç kısımlarını ifade etmek için kullanıldığını ve bu videoyu esrarlı sigara kullanırken çektiğinin değerlendirildiği, 21.08.2017 tarihli "uçtu uçtu kuş uçtu" ibareli yorum içeren görüntüde ağzında görüntülenen sigaranın, esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 21.08.2017 tarihli "hedef karakol" ibareli yorum içeren görüntüde sigaranın esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 18.08.2017 tarihli görüntüde sigaranın esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 17.08.2017 tarihli görüntüdeki şahıslardan birinin şapkası üzerindeki desenlerin esrar maddesi elde edilen kenevir bitkisine ait yaprak deseni olduğunun, 07.08.2017 ve 31.07.2017 tarihli videolarda görüntülenen sigaraların esrar maddesi ile hazırlanmış olduğunun, 23.07.2017 tarihli görüntüdeki cismin kullanılmış esrarlı sigara zıvanası olduğunun değerlendirildiği, sanığın paylaşımların bir kısmında uyuşturucu madde olduğunu ikrar ettiği, paylaşımlar üzerinden yapılan yorumların uyuşturucu madde kullanımına ilişkin olduğu, maddelerin gerçek uyuşturucu madde olup olmadığının suçun kanuni düzenlenmesi açısından bir ehemmiyetinin bulunmadığı, kanunda üçüncü kişilerin görmesi muhtemel yerlerde kullanımı yasak olan benzer maddelerin kullanımını özendirici paylaşımlar yapılmamasının amaçlandığı, müsnet suçun tehlike suçu olması hasebiyle özendirmeye yönelik hareketlerin icra edilmesinin suçun oluşmasına yeterli olduğu ve eylemlerin farklı zamanlarda birden fazla kez gerçekleşmesi dolayısıyla zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği..." gerekçesi ile sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmüne karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara karşı temyiz yoluna başvurulması üzerine, "İncelenen tüm dosya kapsamına göre; sanığın "facebook" ve "ınstagram" isimli sosyal paylaşım sitelerine koyduğu fotoğraf ve video içeriklerinin özendirici nitelikte olduğunu kesin olarak kabul etmek olanaklı olmadığı gibi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendirme kastı ile hareket ederek sosyal paylaşım sitesinde yer verdiğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunmadığından unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

Ankara BAM 24. Ceza Dairesi’nin 10 Mart 2023 tarihli 2022/1491 E.N. ve 2023/245 K.N. sayılı Kararı’nda “benim eroinim senin eroinin ne farkeder” şeklinde paylaşımda bulunduğu, esrar maddesi paylaştığı, 13 Aralık 2019 tarihli paylaşımında esrar hazırlayanın fotoğraf paylaşarak “gece mesaisi”şeklinde açıklama yaptığı, 15 Aralık 2019 tarihli paylaşımında “kaç tane LSD lazım ikimizi çift görebilmek için” şeklinde paylaşımda bulunduğu, 31 Aralık 2019 tarihinde extacy paylaşımı yaptığı, 18 Şubat 2020 tarihinde esrar paylaşımı yaptığı, 5 Mart 2020 tarihinde “kafam güzel…” şeklinde paylaşım yaptığı…”  uyuşturucu madde kullanımını alenen özendirme suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı, sanık müdafiinin istinaf itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, ilk derece mahkemesinin sanık hakkındaki hükmünün CMK’nın 280. maddesinin 2. fıkrası gereğince kaldırılmasına,…” denilmiştir.

 

Bu noktada yüksek yargının kararları özetle;

 ·       Paylaşıma konu fotoğraf ve video içeriklerinin özendirici mahiyette olduğunu kesin olarak kabul etmenin zorunluluk olduğu;

·       Kişinin kendisinin uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili açık olarak sarf ettiği sözlerin bir özendirme olarak değerlendirilemeyebileceği;

·      Paylaşımda uyuşturucu madde olması ve kullanıldığı açık olarak ifade edilse bile suçun unsurları açısından yeterli olmayabileceği;

·        Suçun oluşabilmesi için paylaşımların, kişide uyuşturucuya karşı olumlu duygular uyandırmaya, uyuşturucuya karşı nefret duygularını ortadan kaldırmaya, muhatapları uyuşturucu kullanmaya teşvik etmeye ve isteklendirmeye yönelik ve bu amaçları gerçekleştirmeye yeterli nitelikte olmasının  zorunlu olduğu,

noktalarında odaklanmaktadır.

 

Dolayısıyla suçun oluşabilmesi için “özendirme” niteliği olup olmadığını irdelemek zorunlu ve fakat zor olduğu görülmektedir. İlk derece mahkemeleri ile Yargıtay’ın suçun unsurlarını değerlendirmesi aynı değildir. Şüphesiz sosyal medyada yapılan bir paylaşım yüzünden 5-10 yıl hürriyeti bağlayıcı ceza ile yargılama yapıldığı düşünüldüğünde, burada “özendirme” unsurunun ne kadar önemli olduğu ve çok da dar yorumlanmaması gerektiği açıktır. Ancak bir taraftan da toplumu tehdit eden uyuşturucu kullanımının yayılımı dikkate alındığında son derece detaylı ve suçun artmasına olanak tanımayacak kadar da hassas bir değerlendirme yapılması zorunludur. Ayrıca,  temel haklar (özellikle ifade özgürlüğü ve iletişim özgürlüğü), sosyal medyada yapılan paylaşımlara yönelik cezaların belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husustur. Sosyal medya, insanların fikirlerini özgürce ifade etme alanıdır. Ancak, bu özgürlük, başkalarının güvenliğini ve kamu düzenini tehlikeye atacak şekilde sınırlandırılamaz.  Burada dikkat edilmesi gereken, özendirme suçunun sınırlarının net bir şekilde çizilmesi ve ifade özgürlüğü ile toplumun güvenliği arasında adil bir denge kurulmasıdır. Aksi halde suçun cezası, suçun ağırlığına ve etkililiğine orantılı olmayabilecektir.

 

Bunun için, kesin bu şekilde olmamakla “özendirme” unsurunun varlığını ispat etme konusunda  fikir vermek açısından aşağıdaki kriterler dikkate alınabilir.

 

·         Uyuşturucu madde kullanımını olumlu bir şekilde tanıtan ve açıkça teşvik eden paylaşımlar

·         Sosyal medya içeriklerinde uyuşturucu kullanımının "zararsız" veya "faydalı" olduğu yönünde yanıltıcı bilgiler paylaşmak

·         Uyuşturucu madde temini veya alımı ile ilgili sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunmak veya kişilere bu konuda açıkça  rehberlik etmek.

·         Sosyal medya üzerinden, uyuşturucu kullanımını "normal" bir davranış olarak tanımlamak ve bu durumu destekleyici mesaj  yaymak.

·         Sosyal medya üzerinden kişileri doğrudan uyuşturucu kullanmaya çağıran, yönlendiren veya davet eden paylaşımlar yapmak.

·         Sosyal medya platformlarında uyuşturucu kullananlar için gruplar, sayfalar veya topluluklar kurarak, kişileri bu gruplara uyuşturucu kullanımı için açıkça davet etmek ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili içerikleri paylaşmak.

·         Uyuşturucu kullanan kişilerin paylaşımlarına yorum yaparak, onları cesaretlendirmek veya olumlu bir şekilde onaylamak ve diğer kişileri kullanıma açıkça çağırmak ..

 

Yargı kararları değerlendirildiğinde, özellikle paylaşımı yapan kişinin eylemini, uyuşturucu madde kullanımını özendirici nitelikte olduğunu bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerektiği açıktır. Bunu anlamak da tamamen paylaşımların içeriğinin değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenle yine paylaşımın içeriği ile doğrudan bağlantılı olmakla birlikte eylemde bulunanın like (beğeni) ve özellikle alıntısız retweeti ile bu suçun unsurlarının ve kişinin açık özendirme kastının şüpheye yer vermeyecek biçimde ortaya konulabilmesi çok kolay görünmemektedir.  Ancak, gönderi ve tweet biçiminde gerçekleşen ve kişinin net duygularının, ifadelerinin ve niyetinin belli olduğu paylaşımlarla özendirmenin ve kişinin özendirme kastının varlığının kesin olarak delillendirilmesi mümkündür. Şüphesiz bunu uyuşturucu madde kullanımını özendirme suçu için söylemek mümkündür. Farklı suçlarda sadece bir videonun yayılması dahi bizatihi suçun kendisini oluşturabilecektir. Bu nedenle, her suça konu paylaşımın ayrı ve kendi unsurları çerçevesinde değerlendirilmesi de zorunludur.

 

 IV.             Sonuç

 

Sosyal medya kullanıcılarının, ifade özgürlüğünün hukuki sınırlarını bilmesi, bilinçli davranması ve paylaşımlarında daha dikkatli olması toplum için kritik önem taşımaktadır. Sosyal medya platformlarında hukuka aykırı içeriklerin yaygın olarak paylaşılması, bu tür davranışların toplumda normalleşmesine neden olabilir. Özellikle hakaret, dezenformasyon veya kişilik haklarına saldırı gibi durumlar, kullanıcılar arasında sıradan bir eylem gibi algılanmaya başlandığında, hukuki sonuçların göz ardı edilmesi daha da yaygınlaşır. Bu normalleşme, sadece bireyler arasında değil, toplum genelinde de bir duyarsızlık yaratabilir. Bu tür eylemler, sosyal medyada sıkça görüldüğü için birçok kullanıcı tarafından hukuki sorumluluğu bulunmayan bir eylem olarak değerlendirilebilir. Bu yanlış algı, bireyleri telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçlarla karşı karşıya bırakabilir.

 

Sosyal medya kullanıcılarının, bu platformların bir "hukuksuz alan" olmadığını anlaması ve dijital davranışlarının sonuçlarını bilerek hareket etmesi, toplumsal düzen açısından kritik öneme sahiptir. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, bu konuda atılacak en etkili adımlardan biri olabilir. Sonuç olarak, sosyal medya üzerindeki eylemler, gerçek hayatta yapılan davranışlardan farklı değildir ve benzer hukuki sonuçlara tabidir. Bireylerin ve özellikle gençlerin bu gerçeğin farkına varması, sosyal medyada daha bilinçli ve sorumlu bir kullanım alışkanlığı geliştirmelerine yardımcı olacaktır.

 

 

 Prof. Dr. Aynur AYDIN

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

aynur.aydin@iuc.edu.tr              

 

 

 


Comments


bottom of page